
Yalıçapkını küçüktür: Gagasından kuyruğunun ucuna kadar olan mesafe sadece 18 santimetredir. Kanat açıklığı ise 8 santimetredir. ağırlığı 45 grama ulaşırKuşun tüyleri kalındır ve bir metreye kadar derinliklere kolayca dalabilmesini sağlar. Uzun gagası onu mükemmel bir balıkçı yapar, ancak çok kısa bacakları onu neredeyse yürüyemez hale getirir.
Nerede yaşar ve nasıl avlanır?

Vahşi doğada bir balıkçılı tespit etmek çok zordur. Genellikle avını ağaçların arasından takip eder. Nadiren de olsa, sudan dışarı taşan bir kütük veya daldan avlanır ve bu sayede tüm ihtişamıyla görülebilir. Balıkçılların genel besinleri şunlardır:
- küçük balıklar: kaya balığı, çipura, istavrit vb.;
- su böcekleri;
- küçük yumuşakçalar;
- hemen hemen her tür balığın yavruları.
Yavru bir balık veya başka bir av gördüğünde, tüylü yüzücü suya dalar ve uzun gagasıyla, genellikle vücudu üzerinden geçerek yiyeceği kapar. Balığı tutarak ilk yerine döner ve her zamanki balıkçı usulüyle onu öldürür: kuyruğundan yakalayıp başını defalarca bir dala vurur, ardından balığı başı önde yutar veya dişiye ve yavrularına taşır.
Bir balıkçılın yuvasını diğer hayvanların yuvalarından ayırt etmek zor değil: her zaman kötü kokar. Gerçek şu ki bu kuş pek temiz değilZamanla yuvanın tabanında balık pulları, kabuklar, kemikler ve diğer kalıntılardan oluşan bir tabaka birikir. Tüm bunlar, yavruların ve ebeveynlerin dışkılarıyla karışarak sinekler için cazip bir yuva haline gelir. Yalıçapkınlarının tek eşli olması ve bir çiftin her yıl aynı yuvaya dönmesi durumu daha da kötüleştirir.
Üreme

Özel olarak bahsetmeye değer konut inşaat süreciHer iki kuş da toprağı gagaları ve ayaklarıyla kazarak kazıyor. İnşaat sırasında toprakta bir engel keşfederlerse, yuvayı terk edip yeni bir yuva kazmaya başlıyorlar. Tüm süreç genellikle bir hafta sürüyor.
Hazırlanan yuvaya dişi 7-8 yumurta bırakır. Ebeveynler sırayla yavruların kuluçkasına çıkar. Yavruların oldukça obur olduğunu belirtmekte fayda var; tek bir yavru tek bir günde kendi ağırlığından daha fazla yiyebilir. Genç yalıçapkınları kör ve çıplak doğarlar. Yavruların tamamen tüylenmesi üç hafta sürer ve ardından yuvadan ayrılmaya hazır hale gelirler. Bu, haziran ortası civarında gerçekleşir. Bundan sonra, ebeveynler yavruları birkaç gün daha besler ve çoğunlukla yeni bir yumurta kümesi bırakırlar. Böylece yalıçapkınları yaz aylarında iki veya daha az yaygın olarak üç (güney bölgelerinde, ilkbahar başında) yavru verebilir.
Farklı çiftlerin evleri arasındaki mesafe oldukça büyüktür ve 300 metreden 1 kilometreye kadar değişirGörünüşte doğurgan olmalarına rağmen, bu kuşların sayıları her yıl azalmaktadır. Bunun sebebi, doğal düşmanları değil; yalıçapkınlarının neredeyse hiç düşmanı yoktur. Kendini yaprakların gölgesi altında ustaca gizleyen ve uçarken saatte 80 kilometreye varan hızlara ulaşan bir kuşu avlamak zordur. Yalıçapkını popülasyonunun azalmasının temel nedeni, doğal yaşam alanlarını tahrip eden insanlardır. Bu faaliyetler nedeniyle, kuşların temiz orman suyu bulması giderek zorlaşmaktadır.
İsmin sırrı
Bu kuşun isminde "yalıçapkını" kelimesinin bulunmasının nedeni hakkında birkaç teori var. En mantıklı açıklama şu: Bu türün civcivleri kışın doğarBu teori, bilimsel gözlemlerle uzun zamandır çürütülmüştür. Dahası, hiçbir balıkçıl türü (örneğin, yakalı, büyük alaca, kızıl veya yakut gerdanlı), Kuzey Afrika veya Güney Çin'in çok sıcak iklimlerinde yaşayanlar bile, kış aylarında üremez. Bu güzel kuşa neden bu ismin verildiği sorusunun kesin bir cevabı yoktur. Bu ismin kökenine dair birkaç teoriyi ele alalım.
Yazara göre ilk ve en makul teori, bunun "shrew" (kır faresi) kelimesinin bozulmuş hali olduğudur. Kuşun üreme yöntemi göz önüne alındığında oldukça mantıklı bir açıklama.
- Bu ismin, kuşu yalnızca kışlama döneminde Balkanlar ve Mora Yarımadası'nda gözlemleyen Yunanlılardan geldiği ileri sürülmektedir.
- Efsaneye göre, insanlar uzun süre balıkçıl kuşu yuvaları bulamamış çünkü yuvalar yerine tipik kuş yapıları arıyorlardı. Bu durum, o dönemdeki araştırmacıları, bu türün kışın ürediği sonucuna götürmüştür.
Öyle ya da böyle, artık bu ismin kışla hiçbir ilgisi olmadığını gayet iyi biliyoruz. Bu arada, diğer kültürler de kuşa daha uygun lakaplarla sesleniyor, örneğin İngiltere'de "yalıçapkını". Balıkçı Kral olarak bilinirBu kuş türü, birçok kültürün masal ve efsanelerinde yer alır ve her zaman ormanın derinliklerinden gelen, yakalanması zor, büyülü bir kuşun rolünü tasvir eder. Bu hikâyelerin bazıları oldukça şiirseldir ve kuşun tek eşliliğini ve canlı tüylerini çağrıştırır.
Balıkçıl görmek uzun zamandır iyi bir alamet olarak kabul edilir; insanlar bunu büyük şans olarak görürdü. İnsanoğlunun doğadaki insan kaynaklı değişikliklerin balıkçılların neslini tüketmemesini ve balıkçıların bu güzel kuşlarla doğada karşılaşmaya devam etmesini umabiliriz.
Yazara göre ilk ve en makul teori, bunun "shrew" (kır faresi) kelimesinin bozulmuş hali olduğudur. Kuşun üreme yöntemi göz önüne alındığında oldukça mantıklı bir açıklama.

